Ölmediğimiz müddetçe yaşamaya zorunluyuz.Yaşamak, ancak neye ve kime göre yaşayacak kadar değerliyiz. Davalarımız kadar değerliysek eğer, kimin getirdiği dava ölünebilecek kadar değerli ya da eziyetle yaşanılacak kadar kazançlı.Yok davalar gereksiz ise, sadece kendime göre yaşarım derseniz, kendiniz kadar değerliyseniz.Siz ne kadar değerlisiniz?
Toplum bir kişilik değildir ama kişilerden oluşur.Bir toplumda herkes, ben kendim için yaşarım derse ne olur? Toplum olmaktan uzak, gitgide yalnızlaşan insanlar meydana gelir. Orada herhangi bir birlikten söz edilemez.Bu birlik sağlanamadığı takdirde , herhangi bir saldırı altında elbet güçsüz ve savunmasız olunacaktır.Düşünelim; Bir gemide sadece kaptan olsa, mürettebattan yoksun bir şekilde ilerler mi? Tamam, mürettebatta var diyelim, ancak rotaları olmasa, ya da herkes kendi rotasına göre gitmek istese sizce o geminin varacağı yer neresi olur? Bu gemiye saldırıldığı anda da mürettebat uyumsuz olursa , birbirini düşünmez ise o geminin sonu bellidir.Yenilgi!
Peki bu birliğin sağlanması için en sağlam yapıştırıcı hangisi olabilir? En gerçekçi, en gerekli , eşitlikçi, adil olan sizce hangisi? Uygulandığı zamana saadet devri denen, gönüllere işleyip insanları samimi bir şekilde birbirine yapıştıran mı? Yoksa insanları insan yerine koymayarak herkesi bulunduğu konumdan daha aşağıya indirip eşitleyen ve onları para ile, kan ile yapıştıran mı?
Damlalar, bazıları akarsuya, denize düşer. Bazıları göle veya karaya, bu ikisinin kuruması daha kısa olacaktır. Ancak denize akarsuya düşenler bir okyanusta birleşecek ve dünyayı saracaklardır.Onların kuruması da sona yakın başlayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder