Londra’nın yağmurlu ve
kasvetli sokakları…
At arabasını süren
cebinden viskisi eksik olmayan, pis sakallı, tok kahkahalı ve gülecek/eğlenecek
bir şey bulamadığında donuk ve tedirgin bakışlarla etrafı süzen taşralı bir adam.
Rutubetli hanlarda sabahlar. Bazen fareler mi bazen sıçanlardır oda arkadaşı.
Atlarını dörtnala sürüyor fütursuzca. Nalın ve arabanın tahta tekerleklerinin
sesleri yankılanıyor.
Koyu gri fötr şapkalı,
dizlerine kadar uzanan siyah kabanlı, deri çantasıyla yağmurda hızlı hızlı
yürüyen başarılı bir avukat. Suçlu olduğunu bildiği müvekkilini, hâkimi
belagatiyle (sözle inandırma yeteneği) etkileyerek aklayan ve şimdi gururla, iç
sıkıntısız yürüyen adam, sahte dostlarınla yapacağın bol gürültülü bar
sohbetinde bugünkü marifetini(!) anlatacağını tahayyül ediyor. Onları nasıl
güldürüp, etkileyeceğini…
Şehrin kalbinden
geçerek onu ikiye ayıran Thames Nehri’nin kenarında durmuş isteksizce nehrin akışını
izleyen genç bir kadın. Şehir gibi onun da kalbi ikiye yarıldı kocasının
katilinin salıverilmesiyle. Gözyaşları yağmurla nehrin gri sularına karışıyor;
hıçkırıklarını gök gürültüsü bastırıyor. Bu şehirde her şey gri mi? Üşüdüğünü
fark ediyor. Soğuktan değil griliğin farkındalığından. Bu sefer sütlü çay fikri
ısıtmıyor… At arabacısının homurtuları ona gitme vaktinin geldiğini
hatırlatıyor.
Köşedeki küçük dükkânın
kiracısı iri gözlüklü, buruşuk derili, işini ağır ama düzgün yapan, eski ama
temiz giyimli yaşlı saatçi, büyük babasının yadigârı kösteklisini yine sökmüş
haftalık bakımını yapıyor. Gür sesli arabacı, küfürler savurarak at arabasını dükkânın
önünde zar zor durduruyor. Saatçi dikkatini dağıtmadan işine devam ediyor.
Kapının açılmasıyla kapının üzerindeki çan çalıyor. İşini ağır ağır bırakıp üstü
ıslak, gözleri buğulu kadına sıcacık gülümsüyor. Kadın “zamanı hızlandıracak
veya geri alacak bir saatin var mı?” diye soruyor. Saatçi, bilgece ve babacan
bir tavırla “zamanın var mı?” diye soruyor. Kadın gözleriyle onaylıyor.
Saatçi, gülümseyerek “başka şeye
ihtiyacın yok” diyor…
Hayati Kaan Özer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder