Kalıplaşmış kişilikleriniz vardı tâbi
olduğunuz topluluklar size ne yapılması gerektiğini söylüyorlar.
Elinde ne var ne yok almışlar zaten. Başarısız olmuşsunuz..,
İşinizi almışlar önce, aşınızı almışlar, sevginizi almışlar gülmüyorsunuz.
Hayallerinizi almışlar elinizden, gerçekler boğmuş sizi, hakkı unutmuşsunuz.
Aşkınızı almışlar içinizden, ateşiniz sönmüş. Geride pek bir şey bırakma
’’mışlardı.
Oysa ne güzeldi yaşamak, yağmur yağdığında pencere kenarında ürkmek gibiydi.
Salıncak bahaneydi, kuşlardı cümlenin öznesi. Rakı içmekti mehtaba karşı,
eskiden kalma kelimelerdi sarı sarı... Bir mum, bir tütsü, bir dumandı
dudaklarından.’’
Yalanlar vardı zihninizde, başkasına
söylemeye utandınız. Oysa kendinize cüretkârdınız bu konuda. Tanıdığınız benlik
bir başkasına aitti. İzlediğiniz filmlerden sahnelerle oluşturdunuz onu ve bir
kaç melodi eklediniz can alıcı yerlerine. İhamı ödünç aldınız. Sonra
‘’ayrıldı
bütün varlıklar, tam zamanında bir kaç parçaya. İsyanlar başladı. Fark edenler
durumu, ölümün eşiğinde. Mutluluktan uçuyordu oysa diğer bir yarım, damardan
bir vuruştu yalanlar. Beyaz pembeye çalıyordu.
Bir
süper kahramandım sanki, adım dillerden düşmüyor. Bana sesleniyor insanlar,
gidiyorum ve her şey düzeliyor.’’
Tanrı vardı ve hatta tanırlar
hayatınızda, siz yarattınız. Sonra, unuttunuz yaratılanları. Hizmet ettiniz
onlara, sonsuz bir hizmet. Göz yumdunuz olanlara ve övündünüz kendinizle.
Kanıtlamaya muhtaçtınız kendinizi, kendiniz gibi birine. İnatçılığınız esir
etti bedenlerinizi saatlere.
‘’Zaman
üstümden bir meltem gibi geçti, tatlıydı hiç sorgulamadım. Yumdum gözlerimi
karanlığa, savaş esnası ateşkesti sanki, uyuya kaldım. Oysa biri tutsaydı ellerimden,
göğsünde ağırlasaydı yaralı yüreğimi...’’
Bahaneleriniz vardı. Edebiyatınız. Şair,
şiir.
‘’Cennetimiz
var. Her şeyimiz var. Hiçbir şeyimiz yok.’’
Edip Aksay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder