Sayıklama

Önümde boş bir kâğıt, hayalimde bir zeytin bahçesi. İki kelimeyi bir araya getirmeyi ölümcül bir meseleye dönüştüren biri için bu sayfayı yazıyla doldurmak bir sayıklama anlamına gelecek biliyorum. Nazan Bekiroğlu
...

Fenerin ışığı aydınlattı önündeki yağmur damlalarını. Bir sonbahar hüznü  vardı her yerde her şeyde.  Çocuk, masallarındaki mutlu sonları unutur olmak istedi.. En derin nefesini çekti sigarasının, doğduğu yerde ölmek için yalvardı tanrıya. Ölmek ve doğmamak hiçliğe. Daha ilk nefesini bir armağan olarak verirken dünya ona, bilmiyordu bu kadar acı geri alacağını. Bir deniz fenerinin kenarında, paramparça yaşlarında konuşur oldu kendi kendine.

Ağlamak dedi. Bir kadının kollarının arasında, başka tenlerde sırılsıklam ağlamak.. Bu ten, bu sıcaklık değil. Acıyan yalnızlığımın bir parçası! Çocukluğumdan kalma sonbahar kokuları, yağmur damlaları ve bu fener. Sırlarımın altın anahtarı. Neden hiç bir günlüğüm olmadı. Sevmeli insan bu münzevi hallerini ama sen, koca bir yalan!

Şimdi paramparça kaldın burada. Kelimelerin yok, yazdıkların yok, akan gözyaşların yok bu yağmur damlalarının arasında.

Henüz ayrılık bile bölünmedi karanlığa. Kendimden değildi verdiklerim. O duyduğum sesler senin değildi. Ya ölümdü bu soğuk nefes ya da bu gece yıldız yoktu gökyüzünde.

..
küçücük bir çocuk geçerken mahalle arasından. 5 lira sevinçle koşup götürürken tüm o anki hayallerini. yalnızlık nedir daha duymamışken. ne de güzel eskimişti bahçenin çimleri. şu balkonun ardında annesinin o güven veren sesi..

Yaşar ÖZER

Yasarzr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Instagram