Nefesini tuttu. Bıraksa kaybedecek pek çok şeyin yanında belki yaşayabilirdi. Yaşamanın kelime manasını değiştirmek gerekirdi belki. Göreceli kavramlarla aramda sebebini çözemediğim bir husumet var. Ben ne dersem tersini söyleme eğilimindeler. Kavramların beynimizdeki izdüşümüne göre kurduğumuz düşler çoğu zaman gerçekliğe epey uzakta olacaklar. Ya biz orada olacağız ya da yüzleşmemiz gereken kavramların gerçeğini bulacağız. Belki de bulmak istediğim anlamlarını saklamak istiyordur insanlar. Kavramlarla değil de insanlarla husumetim vardır belki, ya da insanların benimle. Konumuz ben değildim. Konumumuz Suriye,buna bağlı olarak aynı konumda olan ülkeler; Yaşamanın kavram olarak değiştiği ülkeler.
Çöp tenekesinin arkasında, dizleri göğsüne doğru çekili bir kız çocuğunun rüyasındayım. Çizgi film kahramanlarının olmadığı bir rüyadan bahsediyorum. Hiçbir yardımları olmadı.Kızın adına bir fidan dikiliyor eski bahçelerinde. Merasim düzenlenmiş. Akrabaları yanında durup öylece izliyorlar çukurun açılmasını. Büyükçe bir çukur açılıyor, kızın matematik ile arası iyi olmadığından büyüklüğünü tahmin edemiyor. Önce annesi giriyor çukura, gülümsüyor. Gülümsüyor. gülümsüyor. keşke gülümsemese öyle, daha kolay olurdu. Ardından babası, sert mizacı var ama o da gülümsüyor. Sakalı ıslanmış, kan mı yaş mı belli değil. Ama gülümsüyor. Gülümsemeyin! Hepsi çukura teker teker giriyor. Son kişi elinde fidanla ilerliyor. Gömleği kirlenmiş bir erkek çocuğu, bayramlık elbise mi bunlar? Belki. Arkasını dönse görecek yüzünü, tanıyacak. Sırtı hafif kamburlaşmış. Ne taşıdın sen çocuk ki çöktü omuzların! Yüzünü göremeden çukura giriyor. Fidan, öylece duruyor toprağın üstünde. Kız fidana fidan kıza bakıyor. Büyük bir fidan bu, büyüyecek bir fidan.
Uyandı, ona doğru bir nefes yaklaşıyordu. Nefesini tuttu. Ayak sesleri, konuşmalar, rüzgar. Rüzgar tanıdık gelmişti. Saçlarını örttüğü bezi sallandırdı. Bahçelerini hatırladı. Gülümsedi, gülümsüyor, gülümsemese daha kolay olurdu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder